Ancak Ayın molekülü köşesini kendim için bir uğraşı olsun diye hazırlamaya başladığım Aralık 2023'de Vincristine molekülü ile hem zirve hem de dip yaptık. Herhalde ilk elden ihaleyi biraz yükseltip bugüne kadar benzer bir içerik üretemediğimden olsa gerek elim pek de ayın molekülü sayfasına gitmedi. Ancak geçenlerde çocukluk yıllarımdan kalma bir haber aklıma geldi. Haberde Aspirin'in keşfi hakkında "Alman bir kimyager babasının romatizma ağrılarını gidermek için söğüt ağacı kabuğundan bir bileşik sentezlemiş" şeklinde özetleyebilirim. Habere şu an baktığınızda ulan analar ne evlatlar doğuruyor, arkadaş adam molekülü yazmış diyebiliyorken, çocuk halimle bileme olan saygım tavana vurmuş, insanlık için ne kadar önemli bir adım!, vs. vs. düşünceler kafada dolanıyor dolayısıyla. Konumuza dönecek olursak, belirli bir seviyede eğitim ve internet kaynaklarına erişim olanakları gelişince kazın ayağının pek de çocukluk duyguları gibi olmadığı görülüyor elbette. Günümüzde ufak bir araştırmadan sonra söğüt ağacı kabuğunun Sümer, Hitit ve Antik Mısır'da kullanıldığı bilinmekle birlikte Hipokrates'in (MÖ. 440-377) hazırladığı preperatların tariflerine de ulaşmak mümkün. 1750'lerde Oxfordshire'lı Edward Stone adlı bir din adamı, toz haline getirilmiş söğüt kabuğunun sıtmaya bağlı ateşli semptomları hafiflettiğini bulduı. Bu aşamaya kadar yapılan işlem söğüt ağacı kabuğunun ağrı kesici özellikler gösterek preperatlarının hazırlaanması ile sınırlıdır. Söğütte bulunan ve Latince söğüt ağacı anlamına gelen salix (sepetçi söğüdü Salix viminalis ve keçi söğüdü Salix caprea gibi) kelimesinden gelen salisin adı verilen bu glukozid 1828'de izole edildi. Yapılan incelemeler salisin molekülünün vücutta hidroliz olarak salisilik aside dönüştüğünü göstermiş ve asıl etkinin salisilik asit kaynaklı olduğu belirlenmiştir.
Salisin |
Salisilik asit |
Salisilik asit etken madde olmasına rağmen içilmesi durumunda rahatsız edici bir tada sahiptir. Bu durum ilacın piyasada rabet görmesini engeller. Bu noktada herkese nasip olmayacak ve babasının ağrılarını sodyum salisilat ile gidermeye çalışan hayırlı bir evlat olan Bayer AG çalışanı kimyager Felix Hoffman (1868-1946) gastrointestinal tahrişi engellemek için salisilat molekülünün asetillenmesi ile asetil salisilik asidi sentezlemiştir. Kendisinin ölümünden sonra Arthur Eichengrün adlı başka bir kimyager, sorumlu kişinin kendisi olduğunu iddia etmiş ve yapılan araştırmalar da bu hikayeyi desteklemektedir. Her halükarda Bayer AG keçi sakalı bitkisinin eski botanik adı olan Spiraea ulmaria'dan esinlenerek, yeni ilacına 'aspirin' adını vererek hem ateşi hem de inflamasyonu azaltan bir ağrı kesici olarak 1899'da piyasaya sürmüştür. Günümüzde dünya çapında her yıl yaklaşık bir milyar aspirin tableti tüketilmektedir.
Aspirin |
Her molekülün bir hikayesi elbet vardır, bakalım bir gün bizler de bir hikaye yazabilecek miyiz?